Türkiye Debelenirken: Psiko-politik Yüzleşmeler'in Genişletilmiş İkinci Basımı Yayınlandı
Kürt Meselesi, Demokrasi, Faşizm, Psiko-politik, Otoriterlik, Barış, Psikanaliz, Şiddet, Travma, Ayrımcılık, Narsisizm, Hdp, İşkence, Yüzleşme, Otoriteryanizm, Ermeni Meselesi, Milliyetçilik, Sol, Gezi, Diyarbakır Cezaevi, Sosyalizm
Öne Çıkan Yazılar | Featured Articles
Psiko-politik, Travma, Yazılı Söyleşi, Sol, Açlık Grevleri, Cezaevleri
Tecrit Esaslı Hücre Düzeninden Vazgeçilmesi Gerekir (Söyleşi – Ulaş Tosun)
Türkiye Debelenirken: Psiko-politik Yüzleşmeler'in genişletilmiş ikinci basımı OkuyanUs Yayınları'ndan yayınlandı.
ARKA KAPAKTAN:
GÖÇ * DİN * GEZİ * LİNÇ * ŞİDDET * TECRİT * İŞKENCE * ÖNYARGI * FANATİZM * AYRIMCILIK * MİLLİYETÇİLİK * ÖTEKİ KORKUSU * TÜRK-KÜRT MESELESİ * TÜRK-ERMENİ MESELESİ * BARIŞ AKADEMİSYENLERİ * BEN-NARSİSİZMİ * BİZ-NARSİSİZMİ * YÜZLEŞME
Türkiye neden bir türlü şiddet döngülerinden kurtulamıyor? Neden asgari demokratik standartlarını oturtamıyor? Neden aynı hataları boyuna tekrarlıyor? Bir arada yaşayabilme zeminimiz var mı? Nedir bizi bu kadar korkutan ve güvensiz kılan?
Türklerle Kürtlerin ve Ermenilerin alıp veremedikleri ne? Çatışma ve savaş kader mi yoksa barış mümkün mü? Barışçıl çözüm ihtimallerinin koşulları ne?
Artmakta olan erkek şiddetini besleyen faktörler neler?
Gezi’de ne oldu, nasıl oldu?
İslamcı siyaset neyi telafi etmenin peşinde?
Türkiye’deki milyonlarca işkence mağduru neler yaşadı?
Barış Akademisyenleri ne talep etti, hangi sinir uçlarına dokundu?
Yüzleşme nedir, neleri kapsar, nasıl yapılır, ne amaçlanır? Yüzleşecek nelerimiz var? Neden yüzleşemiyoruz? Kendimizle, bugünümüzle, geçmişimizle yüzleşmeden olgunlaşabilir miyiz?
2025 itibarıyla on yıldır süren bu karanlık çağa nasıl geldik?
Ben- ve Biz-narsisizmiyle nasıl başedebiliriz?
***
Murat Paker, bu kitapta topladığı toplam 75 makale ve söyleşisinde psiko-politik bir perspektifle bütün bu soruların peşinden giderek 2005-18 döneminin panoramasını da çıkarmış oluyor. 2015’ten itibaren Türkiye toplumunun sert bir karanlık döneme veya korku tüneline itildiği düşünüldüğünde, buraya nasıl geldik, neler yaptık / yapmadık gibi önem kazanan sorulara bu kitap kısmen ışık tutuyor.
Genişletilmiş 2. Baskıya Önsöz
Bu kitabın ilk baskısı 2016 yılında o zaman genel yayın yönetmeni olduğum İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları Psikanaliz-Psikoloji kitap dizisi bünyesinde yayınlamıştı. Dokuz yıl sonra kitabın hem genişletilmiş ikinci baskı yapması hem de OkuyanUs Yayınları’na transfer olması gayet sevindirici.
Bu kitap, 2007 yılında Birikim Yayınları tarafından yayınlanan Psiko-politik Yüzleşmeler başlıklı kitabımın bir tür devamı niteliğinde olduğu için aynı (alt) başlıkla yayınlamaya karar vermiştim. İlk kitapta 1996-2006 döneminde Birikim Dergisi’nde yayınladığım uzunca makalelerimi bir araya getirmiştim. Bu kitabın ilk baskısında ise 2005-2015 döneminde yayınlanmış 55 ayrı makale ve söyleşimi bir araya getirmiştim. Elinizdeki ikinci baskıda ise bu 55’e 20 parça daha eklendi ve böylece kitap 75 yazı birimine genişletilmiş oldu. Kapsadığı zaman dilimi de üç yıl daha uzayarak 2005-2018 oldu.
Bu 75 yazı biriminin kırılımlarına bakarsak, 43 tanesi yazılı veya görsel medyaya verdiğim mülakatlar, 25 tanesi gazete/dergi makalesi (20’si T24’te yayınlamış), 4 tanesi bilimsel makale, bir tanesi konferans sunumu, bir tanesi araştırma raporu ve bir tanesi de Barış Akademisyenleri davasında verdiğim savunma metni (2018). Baştaki ve sondaki ikişer bilimsel makale dışındaki 71 parçayı tarih sırasına göre dizdim. Bu sayede 2005-2018 döneminde Türkiye’de gündemi etkilemiş belli başlı neredeyse bütün olayları kronolojik olarak –tabii benim değerlendirmelerim eşliğinde- izlemek de mümkün olur diye düşündüm.
Bu kronolojik sıranın iki istisnası en baştaki ve en sondaki ikişer makale. Bilimsel makale formatında daha önce üçü başka kitaplarda ve biri de bir bilimsel dergide yayınlanmış bu yazıları da buraya alarak, aradaki 71 parçada dillendirdiğim dertlerin teorik (ve ampirik) arkaplanlarına dair bir parantez kurmak istedim. İlk iki makalede önyargı ve ayrımcılığı psikanaliz ve sosyal psikolojiden faydalanarak psiko-politik açıdan ele alıyorum. Son makalede ise bu sefer yüzleşme diye adlandırılan sürecin psiko-politik arkaplanına eğiliyorum. Sondan bir önceki bilimsel makalede ise birçoğuna benim de katkıda bulunduğum, Türkiye’de İşkence Mağdurlarının Psikolojisi Üzerine Yapılmış Bilimsel Çalışmalar sergileniyor ve tartışılıyor.
Diğer mülakat ve yazılarda ise, Türkiye’nin kronik olarak debelenip bir türlü çözemediği bütün temel politik meseleler en azından bir kez ele alınıp değerlendiriliyor. Çoğunun ortak paydası politik şiddet olmakla birlikte, daha özgül olarak, göç, tecrit, linç, işkence, savaş, toplumsal şiddet gibi meselelerle, Gezi Direnişi, önyargı, fanatizm, ayrımcılık, milliyetçilik, öteki korkusu, Türk-Kürt ve Türk-Ermeni meseleleri ve yüzleşme gibi konuları psiko-politik bir açıdan tartışıyorum.
Kitabın kapsadığı dönem (2005-18), aynı zamanda bütünüyle AKP iktidarı altında geçen, Türkiye siyasi tarihinde çok büyük çalkantıların ve değişikliklerin yaşandığı bir dönemdi. Askeri vesayet boğuculuğundan demokratik reform umutlarına; Türk-Kürt meselesinde kanlı boğazlaşmalardan barışçıl çözüm umutlarına, darbe girişimine ve nihayet giderek savaş ve otokrasi limanına demirleyen bir “karanlık çağ”a varmıştık. 2025 itibarıyla hala bu karanlık çağdayız, hala barış ve demokrasi umutları var, ama yoğun bir baskı ve belirsizlik dönemi sürüyor. Bu kitap aynı zamanda 2005-2018 dönemine dair soldan ve demokrasiden yana müdahale de etmeye çalışan bir tanıklık aynı zamanda. Hala süren karanlık çağın bitmesine mütevazı bir katkı sunma derdim de var elbet.
İlk kitap, 1992-2005 yılları arasında yaşadığım New York dönemimin ürünüydü. Bu kitap ise 2005-2019 arasında çalıştığım İstanbul Bilgi Üniversitesi dönemimin ürünü. Oradaki psikoloji ve klinik psikoloji öğrencilerimin ısrarı olmasaydı, böyle bir kitabı biraraya getirmeyi düşünmezdim sanırım. Onlara teşekkür borçluyum.
İlk baskıda yoğun emekleri olan o zamanki öğrenci-asistanlarım (artık meslekdaşlarım) Mirella Avayu ve Derya Gökalp’e özellikle teşekkür ederim. Genişletilmiş ikinci baskıyı mümkün kılan sevgili dostum Cem Mumcu’ya ve OkuyanUs ailesine de şükran borçluyum.
20 Nisan 2025 (8 Şubat 2016)
Murat Paker


